Arşullahda otururdu ya Resûl
Kerbela Çölü’nde olan savaşun
Cümle kulu farkederdi ya Resûl
Göründü gözüne çölü dedüler.
Şu cihanda gezer idi tüm ruhlar
Onların mekanın bilir arifler
Ta ezelden sırda idü güruhlar
Değmeden bilir mi hali dedüler.
Doksan bin er danuşuğa geldüler
Onlar hesabını orda kurdular
Cümle erler hep nasibin böldüler
Budur evliyanın yolu dedüler.
Kadıncık ana der daha er vardur
Daha özge kisbi güzel kâr vardur
Hak batın Ali türlü sır vardur
Gönderin Selman’ı gelir dedüler.
Gözlekçüde destur aldı yürüdü
Bir mübah dağ gördü eğlendü durdu
Bir kol uzattılar bir tek el gördü
Bu gelen kudretin eli dedüler.
Devran ettü cümle âleme vardu
Dolandı cihânı takadu durdu
Suluca Höyük’te güvercin gördü
Öter Ali İmran dili dedüler.
Niyaz etti ordan yana yürüdü
Evel bir çift idi sonra bir gördü
Buyurun erenler istiyor dedü
Arifler kıramaz teli dedüler.
Gözlekçü de ordan erlere geldü
Eyvallah deyüben hem dara durdu
Gördüğü hikmeti vasfeyle dedü
Dava eyledün mi eri dedüler.
Dedüler az çoğamı çok azamu
Şimdi gönderelim alur şahinü
Endim seyredelim şahin yuvanu
Herkes hizmetini bülür dedüler.
Dedü ki er ere böyle kıyar mu
Dedü ki er ere hışım eder mü
Sayru olan bu sırları duyar mu
Oda yoluyunan olur dedüler.
Göverçin dal üstünde dururdu
Güzel gözlerini erlere döndü
Çıraklar karadı poslar yörüdü
Besbelli ki bizden ulu dedüler.
Hâce Ahmed tercüman alma anca
Sevgi ile ceme Selman gelünce
Bektaş-i Veli de niyaz kılunca
Budur hasbahçenin gülü dedüler.
Hü dedüler oturdular demünce
Hızır dedem bile idi yanunca
Aşuğuyam yaşlar vardır didemce
Bahri olan yüzer gölü dedüler.
Çok muhabbet etti mana aştular
Cümle erler orda ikrarlaştılar
Nasibe düşeni hem bölüştüler
Ahmed Yesevi’de alır dedüler.
Hubuyar’ım doğru yolu alırum
Özünüzü Hak turabı bilirüm
Sizin payınızdan gani olurum
Helal al rızanın yolu dedüler.
Söyleştiler ki bu yol cümlemizün
Yola müstahak hal cümlemizün
Bu yolun sahibi ikrârımızun
Soluğu sayan yolu alır dedüler.
Dedüler bu yolun soluğu sağdur
Bu yola gidenin hep yüzü ağdur
Bu yolun ötesi bir azimşardur
Bu şardan verilür dolu dedüler.
Hak Muhammed Ali ismi anıldu
Erler hep solukta gayet biridü
Hâce Ahmed sağ soluğa bağladu
Soluk bilen yolu bulur dedüler.
Ortalığa darı çeci kurulsun
Sırr-ı Seddar bu meydanda bilinsün
Ulu kimdir gözümüze görünsün
Ezeli Bektaş-ı Veli dedüler.
Erler postunattı eğlenmez zerre
Eyvallah edüpde bağlandu darda
Bektaş-i Veli’ye gelince sıra
Attı Postun durdu beli dedüler.
Sultan Hâce Ahmed beraber oldu
İki gönül bir olup niyazi verdü
Erler orda gerçek uluğun bildü
Budur evliyanın yolu dedüler.
Dediler Erlere tarığa yatun
Koyman gümanınız bir etek tutun
Bir olun birlikte ikrara yatun
Budur evliyanın şarı dedüler.
Cümle erler orda tarığa yattu
Hubyar Sultan anda tarığın tuttu
Engine konup gönüle yettü
Budur Hünkâr’ının gülü dedüler.
Dediler Hubyar’a sende gel uğra
Eyvallah deyüp bağlandı dara
Üç kere çalınca açıldı yara
Bu kan ne hikmettir gülüm dedüler.
Ol demde cümlesi dedüler Ali
Hubyar’ ımsın dedi saruldu Veli
Yine sendeymiş yaremin gamı
Dertlilere derman olun dedüler.
Çok muhabbet eyledüler sır oldu
İki uruf bir cesette göründü
Matahlar derç oldu güfer verüldü
Bizi ayrı bilen deli dedüler.
Erler kalktı meskenine yürüdü
Herkes o anda yurdunu buldu
Gönüller bir olup semaha girdü
Özünü görene beli dedüler.
Hubyar Abdal,Hakk’ı bilen sultansın
Nice düşmüşlerin elin alansun
Bunalana dar günleri gelensün
Dertlilere derman olur dedüler.
Kaynak : Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri – A.KENANOĞLU – İ.ONARLI Hubyar Sultan Derneği Yayınları 1
Önemli Not : Bu Makaleyi kullanırken lütfen kaynak göstermeyi unutmayınız.