HomeHubyar Sultan

A. Keykubat ile H. Sultan

A.Keykubat ile H.SultanBütün Alevi Ocaklarında olduğu gibi Hubyar Sultan Ocağı’da da Anadolu Türkmen birliğini sağlayan Selçuklu Sultanı “Ulu Keyku

Hubyar Sultan’ın Evlatları
Banaz Türkmen Kurultayı
Belgeler

A.Keykubat ile H.Sultan
Bütün Alevi Ocaklarında olduğu gibi Hubyar Sultan Ocağı’da da Anadolu Türkmen birliğini sağlayan Selçuklu Sultanı “Ulu Keykubat” ile menkıbesi anlatılmakta ve yörenin onun döneminde Hubyar’a yurt olarak gösterildiği belirtilmektedir.
12.yy ortalarına kadar süren Selçuklu, Danişmend çekişmesine son veren II. Kılıçarslan (1156-1192) sıra ile Danişmendleri kendine katar. 1174 sonrası Sivas, Niksar ve Tokat’ı zapdederek, bütün Danişmend beyliklerini birliğe dahil eder. Eylül 1176’da Denizli cıvarında Hoyran gölü yakınındaki Myrionkephalon vadisinde Bizans Ordusun yenerek bu bölgeyide Türklere açar. 1185/6 yılında Türklerin devlet anlayışına uyarak 11 oğlu arasında paylaştırmıştır.İzzeddin Keykavus; babasının Malatya’da veremden ani ölümü üzerine, Kayseri’ye giderek 21 Temmuz 1211 günü merasimle tahta çıkar.Alaeddin Keykubat kardeşinin sultanlığını tanımayarak savaş açar. İzzeddin Keykavus, kardeşi Alaeddin Keykubat’ı Ankara Kalesi’nde yakalayarak Malatya’nın doğusundaki Mişar Kalesi’ne gönderir.
Mukaddas Dağı (Eşraf Briha Dağı)’ndaki Mar Ahron manastırının altındaki Masara (Muşar) Kalesine mahpus edilen Alaeddin Keykubat bilahere yine aynı yöredeki Kezirbet Kalesi’ne nakledilir.Abu’l-Farac, İbn-i Bibi olayi vermektedirler. Müverrih Ebu’l-Fida ve İbn Vasil Olay tarihini 609 (1212) olarak vermekteler.
Bugünkü Hasan Dağı dediğimiz yörenin, Muşar ve Kezirbet Kalelerinin yönetimi o devirde Şeyh Hasan’ın elindedir.Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus çok güvendiği için Alaeddin Keykubat’i kalebent olarak Şeyh Hasan’in kontrolüne bırakmıştır. Keykavus’un ölümünden sonra oğlu olmadığından, Kezirbet kalesinde hapiste olan kardeşi Keykubat buradan çıkarılarak, vezirler ve beyler tarafından Selçuklu tahtına oturtulur.
Anadolu Selçuklu devletinin en önemli ve güçlü zamanı Tokat’ta 6 yıl emirlik yapan Alaettin Keykubat’ın dönemidir. 1219/20 yılında tahta çıkan Alaettin Keykubat 22 yıllık yönetiminde ülke sınırlarını genişletir. Kentleri imar eder, kaleleri tahkim ettirir, yollara konaklama zaviyeleri, kervansaraylar yaptırtır.Ülkede huzur ve güveni sağlar, toplum ekonomik, kültürel, siyasi, güzel sanatlar ve mimari yönünden oldukça gelişir.
1302 Tarihli ‘Sivas Vilayeti Salnamesi’nde belirtildiğine göre; Alaeddin Keykubat’ın Koçkiri Kazasına bağlı Tekye karyesine gelmiş ve Şeyh Merziban-ı Veli’nın tekkesine bir çok arazi fakfetmiştir.1224 yılında Zara’ya gelen Alaeddin Keykubat, Kuşcu köyüne bir cami yaptırmış ve Kuşçu Hasan Dede’ye de araziler bağışlamıştır. Muhtemelen bu dönemde Hubyar Sultan’ a da bugünki arazileri yurt olarak göstermiştir. Fakat Hubyar Sultan tarafından kalıcı iskan olarak kullanılmamıştır. Daha sonra torunları tarafından iskana tabi tutulmuştur. Alaeddin Keykubat 6 yıllık Tokat Melikliği döneminde Hubyar Sultanı çok iyi tanıdığını sanıyoruz. Yine büyük bir olasılıkla, Keykubat sultan olan kardeşine karşı Ankara savaşında Beydili Oymaklarından yararlanmıştır. Tahta çıktıktan sonra Allaeddin Keykubat’ın Türkmen baba, dede ve şeyhlerine zaviyeler ve tekkeler kurdurtup arazi, bağ, bahçe,değirmen gibi mülkler vakfettiğini kaynaklardan bilmekteyiz.
Seyyah İbn Batuta (1304-1377) Anadolu’ya ilk ayak bastığı yer Alanya’dır. Şehri şöyle tanıtır: “Alâya deniz kenarında büyük bir beldedir. Türkmenler’le meskundur…” Söylencelerde, Hubyar Sultan, Alanya’ya giderek 11 yıl bu kentte kalmış ve cam yapım işleri ile iştiğal etmiştir. Daha sonra, Hubyar Sultan’ ın Tokat Erkilet Köyü’ne gelmiştir.
116 Numaralı Mühimme Defteri’nde Tokat Voyvodalığına tabi Zile hassı oymakları arasında toprağa bağımlı Hubyarlu köyü geçmektedir. Canik bölgesinde de (Sinop-Samsun arasında) Hubyarlı Köyü vardır. Osmanlı belgelerine göre; “Konya Sancağı Turgutlu Kazası’nda Hubyar, Hubyarlı , Hubyarlu” adıyla bir cemaat vadır ki; Hubyar Sultan’ın Alaeddin Keykubat ile ilişkisinden aşiretinin bir kısmını Konya yöresinde iskan etmiş olabilir.
1223 Kışında Antalya Emiri Mübarizüddin Er-Tokuş ve Esedûddin Ayaz gibi beylerin komuta ettiği, Kalonoros (Alaiyye:Alanya) Kalesi’nin alınmasına katılmış olması olağan sayılmalıdır. Sultan Alaeddin memleketin her yanından; uç bölgelerinden gelen askerleri deniz güçleriyle birleştirip kuşattığı kaleyi iki ay içinde almıştır
Hubyar Sultan’da Alanya kuşatmasına Beydili oymakları ile katılmştır ki 11 yıl yıl bu şehirde kaldıktan sonra eski yurduna geri dönmüştür. Yine aynı savaşa Bayat boyu beyi Şeyh Hasan’da aşireti ile katılmıştır. Doğanşar İlçesi’ninde İsmet Ateş’e ait evin bahçe duvarında bulunan büyükçe bir taşın üzerinde “ok ve yay işareti ile Bayat Boyu damgası” vardır.Yörede Malatya ve Tunceli illerinde olduğu gibi Bayat boyundan olan Şeyh Hasan aşireti oymakları vadır. Yöredeki Türkmen oymak ve obaları, kabileleri halen 13. yüz yıldaki adları ile anılmaktadır.
Kanımızca, Alanya kalesi kuşatması’na Tokat ve Sivas yöresinden başta Beydili ve Bayat oymakları olmak üzere diğer Türkmen oymakları, kara birliği ile “Okçu Birliği” olarak katılmışlardır. Doğanşar’daki Bayat boyu damgasıile ok ve yay işaretleri de bunun göstergesidir. Yöredeki güneş gülü motifli mezartaşları ile Antalya bölgesindeki mezartaşlarındaki motiflerin aynı olması kanatimizi güçlendirmektedir.Ayrıca 6 yıl yörede valilik yapmış bir sultanın çok iyi tanıdığı şavaşkan Türkmen oymaklarından yararlanması da çok doğal bir olaydır.